29.8.08

Naivasha Krater Gölü

Naivasha Krater Gölü Nairobi'nin yaklasik 100 km kuzey batisinda. Sehir disina ilk çikisimizda istikamet Naivasha. Haritalar, GPS, Kenya turist rehberi ve Fransiz Konsoloslugu'ndan edindigimiz "Karibuni Kenya/Kenya'ya Hosgeldiniz" rehber kitapçigimiz elimizde, ben kopilot mahalinde kaptanimiza mihmandarlik yapmak üzere yerimi aldim. Naivasha'da bir büyük göl, bir de hemen yakininda krater gölü var. Bu seferlik istikamet krater gölü, diger göl ve minik adasini bir sonraki sefere birakiyorum. Yol güzargahi üzerinde bir arazide tek basina oturan ve soluklanan bir zürafa görünce gözümüz baska hiçbir seyi görmeden daldik araziye. Adeta bedava safari. Zebralar, antiloplar, devekuslari, zürafalar, yaban domuzlari ve daha nicelerini gördük ve fotografladik. Bu arada biz arazide ilerlerken yanimiza bir araba yanasti ve içinde bulundugumuz arazinin özel mülk oldugunu ve izin almadan girilemeyecegini belirtti. Ne bilelim, biz zürafayi görünce o heyecanla arazinin girisindeki panoyu görmemisiz. Biz de özür dileyip, Naivasha Krater Gölü'ne dogru yolumuza devam ettik.

Naivasha Krater Gölü zümrüt rengi, adeta Mans Denizi'nin Fransa'ya kiyisi Côte d'Émeraude'un renginde. Tepeden baktiginizda o zümrüt yesilliginin ortasinda yüzlerce pembe filamigo gölün bir kiyisindan diger kiyisina uçup konuyorlardi.
"Crater Lake Camp" 'da ögle yemegimizi hak etmek için gölü çepeçevre dolastik ve uçan, kaçan, soluklanan pembis filamingolari degisik pozisyonlarda fotografladik. Gölün çevresi 2km kadar, daha büyük degil. Filamingolara yaklastikça teker teker öbür kiyiya uçup konuslari, tam turu tamamlarken yine eski mekanlarina geri döndüsleri görülmeye deger. Filamingolarin rengine ve zerafetine hayran kaldim. Sanirim yine kendimi kaybetmisim ve yüzlerce filamingo fotografi çekmisim.


Göl ve filamingo manzarasina nazir yemek akabinde göl civarindaki parkta arabamizla minik bir safari yaptik. O minik safari arazide de yine zürafa, zebra, antiloplar mutlu mesut dolasiyorlardi.
Zürafalar çok merakli hayvanlar, zebralar da. Angola'da Kissama Park'da Allah rizasina bir hayvan görücez diye hayli yol katediyorduk. Sonuçta da ancak birkaç hayvan fotografiyla evimize dönebiliyorduk. Eger Nairobi'nin biraz disina çikinca bu kadar çok hayvan popülasyonuyla karsilasiliyorsa Masai Mara Park ve Kenya'nin diger dogal parklarini hayal edemiyorum.
Bu minik safari sirasinda ve hatta Naivasha Köyü'ne kadar arabayi ben kullandim. Cok mu önemli bu diye düsünebilirsiniz, haklisiniz, ama burada birçok seyde oldugu gibi trafik de Ingiliz sistemi, yani soldan akiyor ve arabanin direksiyonu ise sagda ve bu benim ilk tecrübemdi, onun için belirtmeden geçemedim. Bir haftadir kopilotluk yapmamin neticesi sanirim bu degisikligi hiç yadirgamadim.

26.8.08

Karen Blixen - Out of Africa

Sydney Pollack tarafindan sinemaya uyarlanan, Robert Redford ve Meryl Streep'in basrollerini oynadigi ve 1985'de 7 dalda Academi Ödülü alan "Out of Afrika" kitabinin yazari Karen Blixen'in - o dönemde kitap Isak Dinesen adiyla yayimlanmis - 1900'lü yillarin baslarinda Nairobi'nin güney batisinda, Ngong eteklerinde (Ngong Hills) yasadigi, müze haline getirilmis evini ziyaret ettik ve hemen akabinde filmin DVD'sini alip, yillar sonra filmi tekrardan seyrettik.
Film "I had a farm in Africa at the foot of the Ngong Hills./ Ngong Tepesi eteklerinde bir çiftligim vardi." cümlesiyle basliyor, ve ........

Danimarkali Karen Dinesen -evlenmeden önceki soyadi, romanini da bu soyad ile yayimliyor - Ingiliz Dogu Afrika'sina, Kenya'ya 1913 senesinde, 28 yasinda kuzeni Baron Bror Blixen ile evlenmeye geliyor. Kesinlikle bu bir ask evliligi degil, adeta bir is anlasmasi. Baron'un sadece titri, Karen'in ise parasi var. Karen parasiyla Barones titrini satin aliyor, Baron da böylelikle paraya kavusuyor. Genç Baron ve Barones Nairobi'nin güney batisinda, Ngong Tepesi eteklerinde bir çiftlik satin aliyorlar. Amaçlari hayvan yetistirmek ilk basta, ama Baron'un fikir degistirmesiyle çiftlikte kahve yetistirmeye karar veriyorlar. Toprak kahve yetistirmeye elverisli olmadigindan basari elde edemiyorlar.

Zaman içinde Karen Ngong Hills ve civarina, vahsi dogaya asik oluyor. Baron'un av düskünlügü ve uzun süreli evden uzak kalmasi neticesinde Karen çiftligin yönetimini ele aliyor ve kendi dünyasini kuruyor. Bir dönem Venedik'te aldigi resim dersleri neticesinde resim yapmaya basliyor ve çok da basarili oluyor. Bir süre sonra çapkin kocasinin onu sürekli aldatmasina dayanamayip 1925'de Baron'dan bosaniyor. Evlilikleri döneminde esinden frengi kapiyor ve Danimarka'ya gidip tedavi oluyor. Bu arada en önemli nokta, esiyle ayri yasarlarken Ingiliz avci Denys Finch Hatton'la büyük bir ask yasamaya basliyorlar. Mutluluk onlar için uzun sürmüyor maalesef. Finch daha yeni kullanmayi ögrendigi uçagiyla Ngong Tepesi'ne çakiliyor. Karen'in ellerinden mutluluk kayip gidiyor. Tüm dünya genelinde yasanan ekonomik kriz - ne zaman yasanmadi ki - ve topragin kahve yetistirmeye uygun olmamasi, ardi ardina yasanan kuraklik ve ilk mahsülünün yanip kül olmasi neticesinde Karen iflas ediyor. Karen neyi varsa satip, savip ülkesi Danimarka'ya bir daha geri gelmemek üzere geri dönüyor. Danimarka'da 77 yasina kadar yasiyor, çok sigara içmesinin neticesi akciger kanserinden hayatini kaybediyor. Danimarka'da yasadigi süre içerisinde 9 roman yaziyor ve bunlardan "Out of Africa", filmlestirilmesinin de etkisiyle büyük bir üne kavusuyor. Karen hayata gözlerini yummadan önce kitaplari sayesinde tekrar büyük bir servete kavusuyor.

Karen'in Kenya için önemini sordum müze görevlisine. Sanki Kenya kitabin ve filmin popülaritesinden yararlaniyormus gibi geldi bana. Aldigim cevap o dönemde 700 kadar yerliyi çiftliginde istihdam etmesi ve ayrica Kenya'da egitime önem verilmedigi o dönemde çiftliginde çalistirdigi Kikuru Kabilesi'nin çocuklarinin egitimi için minik bir derslik kurmasi, onlara okuma, yazmayi ögretmesiymis. Müzenin içinde fotograf çekmeme izin vermediler, ben de evi disaridan görüntüledim. Filmde evin görüntüleri sadece disaridan kullanilmis. Ev küçük oldugu için içeride çekim yapilamamis, baska bir evde çekimler gerçeklestirilmis. Müzede film çekimleri sirasinda Merly Streep ve Robert Redford'un giydigi kiyafetler de sergileniyor. Karen'in iflas edince sattigi esyalarindan bazilari müzeye iade edilmis. Bazilari da film için orijinaline uygun üretilmis ve müzede sergilenmekte. Yaptigi resimlerin orijinalleri Danimarka'da bir müzedeymis, biz ancak kopyalarini görebildik.

Müzeye giris bedeli Kenya'da her yerde oldugu gibi oturma izni olmayana 7 ile 10 kati fazlasina maalesef. Ancak bu müze görevlisi insafliydi. Oturma izni için basvurduk, bekliyoruz deyince bize lokal fiyat uyguladi.

Karen Blixen Müzesi'nin bulundugu semte Karen adi verilmis. Bu semtte sadece müze yok. Karen Golf Klübü, Karen Coffee House, vs, vs de yer aliyor.



Bu arada müze bahçesi çesitli organizasyonlar için kullaniliyor. Biz oradayken bir dügüne rast geldik. Afrika danslari esliginde gelin ve damat çiçeklerle bezenmis tagin içinden geçerek nikah mahaline dogru agir ve emin adimlarla ilerliyorlardi. Genç çifte mutluluklar...





25.8.08

Mamba Village/Timsah Köyü

Mamba Swahili dilinde timsah anlamina geliyor. Nairobi'nin güney batisinda yer alan Mamba Village, yani Timsah Ciftligi'nin tam ortasinda Afrika Kitasi seklinde yapay bir gölet var. Ne alaka bilmiyorum ama bir kösesinde de deve kusu yetistiriyorlar. Timsahlar tellerle çevrili, ortasinda su birikintileri olan alanlarda yasiyorlar. Öyleyken bile çok korkunçlar. Cok sicak havalarda suya girip serinliyorlarmis. Genelde hepsi suyun kenarinda, agizlari bir karis açik (bu da ayri bir serinleme yöntemiymis), miskin miskin uyukluyorlardi.
Timsahlarla ilgili kisa bilgi vereyim;
Senede sadece bir kere eylül veya ekim aylarinda yumurtluyorlar. Yumurtalarini topragi kazip içine birakiyorlar. Daha sonra görevliler topragi tekrardan itinayla kazip yumurtalari baska ortama tasiyorlarmis. Nedeni ayni yumurtadan isi farkina göre hem disi hem erkek timsah üretilebiliyor. Popülasyonun geregine göre yumurtalari farkli isiya maruz birakarak dogum gerçeklestikten sonra minik timsahlari bu ortama geri getiriyorlarmis. Bu arada yüksek isi sonucu erkek, düsük isi sonucu disi timsah olusuyor. Genellikle 100 yasina kadar yasiyorlar. Disi veya erkek oldugu renklerinden, çenesinden ve karin bölgesinden anlasiliyor. Erkeklerin derisi daha koyu renkli, çeneleri ve karin bölgeleri daha ince disilere göre. Geçimsizlikler asil çiftlesme döneminde basliyormus. Kavga sirasinda disleri dökülse de ardindan yerine yenileri çikiyormus.
Timsahlar ilk olarak 12 yas civarinda çiftlesiyorlar. O yasa kadar disiler ve erkekler ayri mekanlarda tutuluyorlar. Ne aci degil mi? Ilk karsilastiklarin ne yapiyorlar acaba? Yumurtalari çok lezzetliymis, ancak yumurtlama akabinde ilk üç gün içinde yenilmesi gerekiyormus, yoksa üç günden sonra embrio olusmaya basliyormus. Dördüncü gün keyifle uyanmissiniz kendinize timsah yumurtasi omleti yapip keyfine bakacaksiniz. O da ne? Yumurtayi kirdiniz ve içinden sevimli mi sevimli bir timsahcik size göz kirpiyor. Burada yeri gelmisken itiraf ediyorum Güney Afrika'da Shangana Zulu Köyü'nde ikram edilen timsah etini afiyetle yemistim. Ancak o lezzetli etin timsah eti oldugunu yedikten sonra ögrendim. Bilseydim tabi ki yemezdim. Timsah etinin tadi tavuk ile balik karisimi bir sey. Tavsiye etmiyorum, yiyerek timsah avcilarini tesvik etmiyelim düsüncesindeyim.



Gelelim deve kuslarina. Dört disi, bir erkek deve kusuna karsi, zor bir durum gerçekten. Erkek devekusu siyah tüylü (pek bir horozvari dolasiyordu), disiler beyaz, gri karisimi. Ayaklari iki devasa tirnaktan olusuyor. Bir tekmesi bir aslani öldürebilecek güce sahipmis. Beyinleri bir bezelye tanesi büyüklügünde, o beyinle nasil aslani öldürebilecekse, pek mümkün görünmüyor. Yumurtalari yenebiliyor, henüz tatmadim, ama lezzetliymis. Sakin ha tek basiniza bir devekusu yumurtasini yemege kalkismayin, kapasitenize bagli tabi ama yine de bitirmeniz biraz zor gibi.

17.8.08

Karibuni Kenya / Kenya'ya Hosgeldiniz

15 Agustos 2008 Nairobi'ye yerlesmek üzere ayak bastigimiz ilk gün. Uçaktan iner inmez yarim saat içinde Kenya vizemiz cebimizde, bavullarimiz elimizde, hatta taksinin bagajinda Yaya Tower Apart Otel'imize dogru yola koyulduk. Bir Kara Afrika ülkesi için yarim saatte tüm havaalani islemlerini halletmek aslinda bir mucize. Bir önceki Nairobi seyahatimizde Yaya Tower Apart Otel'i gözümüze kestirmistik kalmak için, isabetli bir karar vermisiz. Angola'ya ilk geldigimizde bir aylik yerlesme sürecinde otelde kalmistik. Bir ay boyunca ayni açik büfe, apartman dairesine göre daha küçük bir mekana sigmaya çalisma, vs nedenlerle bir hafta sonra biran önce zevkimize uygun bir ev bulsak da yerlessek diye düsünmeye baslamistik. Yaya Tower'da bir otelin sunabilecegi hemen hemen tüm hizmet var. Buna ilaveten internet baglantili büyük bir dairede kaliyor olmaniz da en büyük artisi. Havuz, tenis kortu, spor salonu, laundry, güvenlik, vs Yaya'nin aklima gelen hizmetleri. Asçi isterseniz o hizmeti de veriyorlar. Yok ben kendim pisiririm, ya da bizim gibi Nairobi'deki restoranlari kesfetmek istiyorum diyorsaniz o size kalmis. Yaya Tower'in diger artisi da Yaya Shopping Center'in hemen dibinde olmasi. Kisacasi ilk ay Yaya Towers'da kalmak dogru kararmis.
Geldigimizden beri sabah erkenden yollara düsüyoruz zevkimize uygun bir ev ya da daire bulabilmek için. Aradigimiz özelliklere sahip bir ev bulmak bizi hayli zorlayacak gibi görünüyor. Aslinda aradigimiz, iyi bir semtte, 3 odali, mümkünse ince bir zevkle dösenmis, yüzme havuzlu, spor salonlu , güvenlikli bir sitede ev ya da daire. Kenyali ev sahiplerinin zevkini gördükten sonra bos ev kiralamaya ve kendi zevkimize uygun dösemeye karar verdik. Umarim en kisa süre içinde uygun bir sey buluruz, zira ayaklarima daha simdiden kara sular indi.
Hele bir yerleselim sizlere söz veriyorum Kenya, Etiopya ve Tanzanya'yi gezdikçe yazilarim ve fotograflarimla sizleri de gezilerime dahil edecegim.

Simdilik izninizle...