27.6.10

Madagaskar, Antananarivo

Bir önceki yazimda dogum günümde Madagaskar'a dogru yola çiktigimizdan bahsetmistim. Bir hafta boyunca 3 gece Madagaskar'in bassehri Antananarivo, 2 gece Fransa'ya bagli La Réunion Adasi, 2 gece de Mauritius adasinda kalmak üzere yollara düstük. Bol uçuslu, bol bol bavul açmali, toplamali, hayli hareketli bir seyahatti. Bu yazimda biraz Madagaskar'dan bahsetmek istiyorum. Biraz dedim çünkü Madagaskar'i sadece Antananarivo ile degerlendirmek yanlis olur kanisindayim. Hele ben Antananarivo'dan bahsedeyim, geri kalan kisimlari bir sonraki seyahatlerimin dönüsüne birakiyorum.

Hint Okyanusunun batısındaki Demokratik Madagaskar Cumhuriyeti Afrika'nın doğusunda, Hint Okyanusu'nda yer alan bir ada ülkesi. Ada deyip de küçümsememek gerekir, zira, Türkiye"nin yüzölçümünün 783 km2 oldugunu düsünürsek 587 km2'lik yüzölçümüyle Madagaskar hayli hatiri sayilir boyutlara sahip. Hatta bu boyutlarla Grönland, Yeni Gine, Borneo adalarindan sonra siralamada dünyanın 4'üncü büyük adası. Yüzyillar önce Afrika Kitasi'nin Mozambik kismindan koptugu varsayilan Madagaskar'in sekline haritanizda bir göz atarsaniz bunun dogru olabilecegini benim gibi siz de düsüneceksiniz. Sanki Afrika puzzle'inin bir parçasiymis izlenimi veriyor. Ana karadan ayri olmasi dolayisiyla insanlarin katliamina daha az maruz kaldigindan bitki örtüsü ve hayvan popülasyonu açisindan genis bir yelpazeye sahip Madagaskar. Mesela Madagaskar disindan sevimli maymun türü lemurlara hiçbir yerde rastlayamiyoruz. Adada yasayan kayitli nüfus 13 milyon civarinda. Ülkenin adı, adada yaşayan halkın adı ve dili olan Malagasyden geliyor. Malagasy disindan nüfusun çogunlugu Fransizca konusuyor. Fransizcalari hayli agir aksanli. TV5'da arada rastladigim Simpson Ailesi'nin çok komik, aksanli Fransizcasiyla konusuyorlar adeta.

Ada Endonezyalılar ve Afrikalılar tarafından istila edilmis. On ikinci yüzyılda Araplar adanin kuzeybatı kıyısına yerlesmisler, dolayisyla zamanla adaya İslamiyet yayılmıs. Ada bir Portekizli tarafından 1500’de tesadüfen keşfedilinceye kadar Avrupalılarca bilinmiyormus. 1643 yılında Fransızlar da adaya ulasmislar. 1885 yılında yapılan anlaşmayla, dış işlerinde başkan olan bir Fransız yöneticinin otoritesi altında bir çeşit himaye devlet kurulmus ve. 1896’da Fransız parlamentosu, Madagaskar’ı sömürge haline getirmis. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, Madagaskarlılar bağımsızlık için çetin bir mücadeleye girişmisler. 26 Haziran 1960’ta tam bağımsızlığa kavuşmuslar ama politik kargasadan bir türlü siyrilip da rahat bir nefes alamamislar. Bunun neticesinde de ekonomik kriz gittikçe büyümüs. Bir kaç sene önceki Cumhurbaskani Antananarivo Belediye Baskani'nin bütçesini kesince Belediye Baskani örgütlenip hükümeti devirmis ve basa geçmis. O gün bugündür de seçim yapilmasina izin vermiyormus. Askeriye darbe yapmaya çalismis ama onlar da basarili olamamis. Eski Cumhurbaskani ülkeden Güney Afrika'ya sürülmüs. Madagaskar'in bu diktatöryel yönetimini tanimayan büyük güçler yardim muslugunu kapatmislar. Dolayisiyla ekonomik kriz büyüdükçe büyümüs.

Ada irki Asya ile Afrika karisimi. Afrikalilar kadar olmasa da koyu renkli bir tende çekik gözler. Harika bir karisim. Kadinlara baktikça Paul Gauguin'in Paris, Musée d'Orsay'da sergilenen Tahitili Kadinlar tablosu geliyor gözümün önüne. Ilk bakista gördüklerim hayli fakir bir ülke, her kadin sirtindaki bebegiyle ya dileniyor ya da birseyler satmaya çalisiyor. Insanlarin üstü basi dökülüyor, ayaklarinda giyecek ayakkabilari bile yok. Yardim umuduyla otelin disinda birikmis bir grup otele her giren ve çikan turistin basina toplaniyor bir umutla. Shakespeare'in "Dünyada her yer sahne" deyisi gibi Tana'da (kisaca Antananarivo) her yer pazar, dolayisiyla da rengarenk. Nereye baksam fotograf için ilginç enstantanelerle yüzyüze geliyorum. Hepsini fotograflamak imkansiz ama heyecanla birkaçini fotograflamak için deklansöre basiyorum. Madagaskar baharat üretimiyle ünlü, özellikle de vanilya ile. Pazarda vanilya satan kadinlar çevremizi sariyor. Zanzibar'dan vanilya çubuklari satin almis olmamiza ragmen ekonomiye katkimiz olsun diye buradan da aliyoruz. Tüm arabalar 1960'lardan kalma ama hepsi de bir o kadar bakimli. Yeni arabalar bozuldugunda tamir edebilecek teknolojiye sahip olmadiklarindan halen eski arabalari kullanmaya devam ediyorlar. Yeni arabalari satin almaya da bütçeleri el vermeyecegi için, elleri mahkum.
_
_
_

_
_
_
_
_
_

Maket tekne yapim atelyesine gidiyoruz. Sahibi Fransiz, Fransa'nin kuzeyinden. Yillar önce hobi olarak baslamis maket tekne yapimina ve zaman içinde 40 kisiye is imkani sagladigi atelyesini kurmus. Büyücek bir maket tekne yapimi 1000 saat sürüyormus. O büyüklükte bir tekneyi yaklasik 1000 Euro'ya satiyorlar. Hayli emek ve sabir isteyen, çok detay bir is.


_
Yagmur yagiyor, Tana'nin en yüksek tepesine çikiyoruz. Amacim Tana'yi panaromik fotograflamak. Kapali bir hava ve yagmur damlalarina ragmen manzarayi fotografliyorum. Eh, oldugu kadar. Daha iyisi bir dahaki gelisimize, günesli bir güne. Yagmurun altinda yürüyerek sehir merkezine iniyoruz. Sansa lokal ressamlarin sergisine rastliyoruz. Iyi bir pazarlikla hatiri sayilir sayida yagli boya tablo satin aliyoruz. Benim akrilik, yagli boya ve linol baskilarimla Nairobi'deki evimizin duvarlarinin rengi görünmez haldeyken niye bu kadar çok tablo aliyoruz bilmiyoruz, ama olsun asacak bir yerler buluruz herhalde. Nairobi olmazsa belki Dinard'da.
Politik ve ekonomik krizden dolayi turistler de pek ugramaz olmus Madagaskar'a. Hediyelik esya pazarinda tek basimizayiz. Saticilarin özel ilgisinden biraz rahatsiz olsak da yine de pazarin keyfini çikartiyoruz. Içinde bulunduklari durumu kullanarak kiran kirana pazarlik yapmak istemiyoruz. Pazarligimizi tadindan birakip birkaç Tana hatirasi satin aliyoruz.

Salonumuzda benim resimleri itistirerek duvarda yer buldugumuz iki Tana hatirasi tablomuz ve hatira esyalarimizin barindirdigi hatiralarimiz esliginde bu yazimi yazdim. Bu bizim için Madagaskar ile sadece bir tanisma gezisiydi. Devam edecek detay Madagaskar yazilarim için gezi planlarimizi yapmaya basladik bile...
Durun daha yazi dizim bitmedi ki yarin Fransa'nin deniz asiri departman adasi La Réunion'a geçiyoruz... Orada görüsmek üzere...

11.6.10

Hint Okyanusu sürprizi

Bu seneki 5 Haziran, yani dogumgünüm için planimiz Nairobi'ye 2 saat uzakliktaki Naivasha Krater Gölü çevresindeki bungalowlardan birinde, hem de en tepeye, göle kusbakisi konuslanmis balayi bungalowunda bir gece gecelemekti. Niyetimiz göl etrafinda yürüyüs, pembe filamingolari fotograflamak ve geri kalan zamanda da tembellik yapmakti. Ancak evdeki hesap bu sefer çarsiya pek uymadi. Tam tamina bu planimiza 4 gün kala is çikisi Yves eve geldiginde 1 kötü, 2 de iyi haberi oldugunu, ilk hangisini duymak istedigimi sordu hazirlamis oldugu sampanya ve kanepeler esliginde. Dedim böyle bir ortamda nasil bir kötü haber verilebilir ki? Ilk olarak kötü haberden baslamasini istedim. Kötü haber olarak dogumgünümde Naivasha'ya gidemeyecegimizi söyledinde hiç de üzülmedim açikçasi, nasil olsa Nairobi'deyiz ve bir haftasonu elbet kaçabiliriz oralara diye düsündüm. Ardindan iyi haberler teker teker dökülmeye basladi Yves'in agzindan. Ilk iyi haber Etiyopya, Kenya, Tanzanya, Ruanda ve Zambia'ya ilaveten Hint Okyanusundaki 3 ada ülke, Madagaskar, La Reunion ve Moris Adasi'nin da (Mauritius island) kapsama alanina girdigiydi. Eeeee, dedim hemen ikinci iyi haberi alayim, hayli heyecanli olmaya basladi. Eveeeeet, ikinci iyi haber ise 5 Haziran sabahi bir haftalik Madagsakar'in bassehri Antananarivo, La Reunion'un bassehri Saint Denis ve Mauritius Adasi'na gidiyor olmamizdi. Su anda bu kisa yaziyi Madagaskar, Antananarivo'dan yaziyorum. Bir haftadir çok ilginç yerler, çok ilginç kültürler deneyimledik. Böyle kisa sürede 3 ülke gezince biraz yüzeysel oldu, ama bu sadece bir baslangiç, tanisma gezisiydi.
Daha detay kesif gezilerini 4 gözle bekliyorum....

4.6.10

Nairobi Accueil - minik resim sergim

4 Haziran 2010, Nairobi Accueil toplantisindaki minik fotograf sergimden birkaç fotograf :-). Bugün hava da müsade etti bana ve bahçede sergileyebildim fotograflarimi. Satis bile yaptim ve hatta siparis bile aldim fotograflarimdan. Pek güzel yorumlar aldim, dolayisiyla pek bir motive oldum. Kisacasi benim için iyi bir baslangiç oldu. Öyle genis fotograf arsivim var ki, bir sekilde degerlendirmem lazim onlari. Baska sergiler yapmak için teklifler aldim, kafamda yeni fikirler uçusmaya basladi. Eyvah!!! Simdi sira planli programli hareket etmekte. Eh, bana kolay gelsin!

Ama bir süre yine yollarda olacagim. Bu demek oluyor ki fotograf arsivime yeni yeni ülkeler eklenecek. Rotamizla ilgili daha fazla bilgi veremiyorum su anda, sürpriz, eh bilgiler ve fotolar artik kismetse dönüsümüze. Haydi ben bavulumun basina döneyim artik.

_
_

_

_
_
_


_

_
_

2.6.10

5 Haziran ve önemleri...

Efendim Vikipedi bile su önemli 5 Haziran için bir sayfa düzenlemis. Niye önemliymis bir göz atalim bakalim.


1783 - İlk defa balonla uçuş gerçekleştirildi.
1851 - Amerikalı kadın yazar Harriet Beecher Stowe'un kölelik karşıtı romanı Tom Amca'nın Kulübesi (Life Among the Lowly) bir gazetede tefrika edilmeye başlandı.
1926 - Birleşik Krallık, Irak ve Türkiye arasında yapılan görüşmeler sonunda Musul Sorunu çözüme kavuşturuldu.
1936 - "Maliye Bakanlığı Kuruluş Kanunu" çıkarıldı.
1941 - Ankara'da I. Coğrafya Kongresi toplandı.
1943 - Sivas Çimento Fabrikası üretime başladı. Fabrikada yılda 90 bin ton çimento üretileceği açıklandı.
1946 - Tek dereceli milletvekili seçim kanunu kabul edildi. Sınıf esasına dayalı parti kurmaya izin vermek amacıyla Cemiyetler Kanunu'nda değişiklikler yapıldı.
1947 - Marshall Planı: Harvard Üniversitesi'nde verdiği bir konuşmada, Amerika Birleşik Devletleri devlet bakanı George Marshall, savaş sonrası Avrupa'ya destek için çağrıda bulundu.
1953 - Adapazarı Şeker Fabrikası kuruldu. Fabrikanın bölgede üretilen pancarı işleyerek şeker üreteceği açıklandı.
1956 - Elvis Presley yeni şarkısı "Hound Dog" u televizyonda The Milton Berle Show'da tanıttı, Show sırasında yaptığı kışkırtıcı kalça hareketleri o devirde seyirciler tarafından müstehçen bulundu.
1957 - Gülhane Askerî Tıp Akademisi teşkilatlandırıldı.
1963 - İngiltere Savaş Bakanı John Profumo karıştığı bir seks skandalı yüzünden görevinden istifa etmek zorunda kaldı. (Profumo Skandalı)
1964 - İnönü, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahale etmemesini ihtar eden ünlü Johnson Mektubu'nu aldı.
1965 - Figen Gündüz, internetteki kisa adiyla figoltx dünyaya gözlerini açti.
1967 - İsrail ile Arap ülkeleri arasında; tarihe "Altı Gün Savaşı" diye geçen çatışmalar başladı. Çatışmalar sonrasında, kendi topraklarından daha fazla toprak elde eden İsrail, Gazze Şeridi'ni, Beytüllahim ve Hebron kentlerini, Batı Şeria'yı ve Golan Tepeleri'ni ele geçirdi.
1972 - Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında 5 Haziran gününün Dünya Çevre Günü olması kararlaştırıldı. Her yıl Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak değerlendirilir.
1975 - Süveyş Kanalı, Altı Gün Savaşı'ndan sonra ilk defa gemi trafiğine açıldı.
1977 - Ev kullanımına uygun ilk pratik kişisel bilgisayar olan Apple II satışa sunuldu.
1981 - Genel ahlak kurallarını bozduğu gerekçesiyle eşcinsellerin sahneye çıkması başta İstanbul olmak üzere bazı valiliklerce yasaklandı.
1981 - ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'nin yayımladığı haftalık bir tıbbi dergide, Kalifornia'nın Los Angeles şehrinde 5 kişide, sadece bağışıklık sistemleri zayıflamış hastalarda görülen zatürreenin az rastlanan bir formuna rastlandığı bildirildi. Bu hastalar ilk onaylanmış AIDS vak'aları olarak tarihe geçtiler.
2009 - Galatasaray S.K teknik direktörlük görevine ünlü Hollandalı teknik adam Frank Rijkaard'ı getirdi.
2010 - Ilkögretim bitirme, SBS sinavi
5 Haziran ne de bereketli bir günmüs megerse. Ben sadece benim ve ailem için önem arzettigini sanirdim :-). Bir de çevreci olarak 5 Haziran'nin özellikle çevre günü için seçilmesine için için pek sevinirdim, hala da sevinirim. Bu sene benim için 5 Haziran'in baska bir önemi daha var. Canimin içi, kuzu sarmam yegenimin de girecegi SBS sinavi bu sene 5 Haziran'a, yani benim de dogum günüm olan o kutsal güne denk geldi :-). Sinava girecek tüm çocuklara zihin açikligi diliyorum, ama en fazlasini tabi ki kuzucuguma diliyorum.
Bu günün benim için hatta baska bir önemi daha var da ondan daha sonra bahsedecegim.
Sana güveniyorum Zeynom, basari yaninda, seninle olsun! Teten :-).