22.10.10

Afrika Hayvanlari : Su aygirlari

Büyük 5 ile basladigim, nasil olmussa halen soyu tükenmemis, Afrika'dan seçme vahsi hayvanlar yazi dizime su aygirlariyla devam. Su aygirlariyla ilk karsilasmam Aralik 2007, Güney Afrika, Kruger Park'daydi. Aman, aman ne heyecan yapmistim. Uzun süre beklemistik nehrin kenarinda su aygirlari birazcik daha kafalarini sudan çikartsinlar da fotograf çekebilelim diye. 2008 Agustos ayinda Kenya'ya tasindigimizdan beri de su aygirlariyla hayli yüz göz olduk.


Geçen sene Afrika'nin dogu yakasinda yasanan kuraklikta sadece Kenya, Masai Mara Park'da 600 civarinda su aygiri telef olmustu. Geçmise baktigimizda Mezopotamya'da, Kuzetbati Afrika'da yaklasik 3500 yil önce yasamis, Afrika'nin bati yakasinda yakin geçmiste soylari tükenen su aygirlari günümüzde sadece Kenya, Tanzanya, Zambia, Güney Afrika ile aşağı Nil'de yasamaktalar.

Yunanca'da nehirati anlamina gelen hippopotamus, yani su aygirlari adindaki anlama ragmen atlardan çok balina ve yunuslara daha yakin akrabalar. Yaklasik 2500 kg ile 4500 kg arasinda degisen cüssesiyle en büyük memeli otoburlar arasinda yer alan su aygirlari her ne kadar vakitlerini gündüzleri suda geçirseler de fillerden sonra gelen en büyük ikinci kara hayvanı konumundalar. Boylari maksimum 1.50 m, uzunluklari da 4.50 metreye kadar ulasan su aygirlari o koca cüsselerine ragmen saatte 30 km'den hizli kosabiliyorlar.


Yok, yok ben çekmedim bu fotografi. Internette dolasirken karsima çikti. Kim çekmis, fotografi çekilen hayatta mi? Eger bu bir photoshop mahareti degilse bence hiç sansi yok :-(...

Yaklasik 450 kg çeken koca kafalarinin sadece kulak, göz ve burun kisimlari disarida kalacak sekilde suya batarak hassas ciltlerini günesten korumaktalar. Suyun ve güneşin etkilerinden salgıladiklari pembe rengi sümüksü bir salgı ile korunuyorlar. Su aygırlari rahatça 10 dakika kadar nefes almadan su altında kalabiliyorlar. Hayatlarinin büyük kismini suda geçiren su aygirlari aslinda hayli kötü yüzücüler. Ya akarsuyun zemininde yürüyorlar ya da kendilerini akan suya taşıtıyorlar.


Tsavo West Park, Mizima Springs, Nisan 2009


Onlar için en uygun yasam alanlari yavaş akan, kıyı şeridi ve kumsalı olan her büyüklükteki, 18 ve 35 ° isi araligindaki akarsular.


Tsavo West Park, Mizima Springs, Nisan 2009


Ataerkil bir topluluk olan su aygirlari genelde 1 erkek ve hareminden olusan 20'li guruplar halinde yasiyorlar. Eger bir disi su aygiri bir erkek su aygiri dogurursa çocugunun can güvenligi için en az bir seneligine, yavrusu kendi ayaklari üzerinde durabilecek kivama gelene kadar guruptan ayriliyor. Yoksa gurubun lideri, erkek su aygiri tarafindan yeni dogan bebegin hayati tehlikeye girebiliyor. Eh ne de olsa rekabet her yerde var. Erkek su aygırları birbirlerine karşı kontrol alanlarını sert şekilde savunuyorlar. Hatta zaman zaman kavgaları ölümle de bitebiliyor. Grupların su ve karada sabit olarak sınırlandırılmış egemenlik alanları var. Alanın işaretlenmesi, erkek tarafından dışkısını dairesel kuyruk hareketi ile fırlatmasıyla olusuyor. Genelde geceleri karaya çıkan su aygirlari düzlüklerdeki otlarla besleniyor. Günlük bitki ihtiyaçlari yaklasik 50 kg.


Tsavo West Park, Mizima Springs, Nisan 2009


Su aygırları kuraklık zamanının başlangıcında çiftleşiyor ve sekiz aylık bir gebeliğin ardından yağmur zamanı tek bir yavru dünyaya getiriyorlar. Doğum da döllenme gibi su içinde gerçekleşiyor. 30 ile 50 kg arasında doğan su aygiri dogumdan hemen sonra yürüyebiliyor ve kendini zeminden su yüzeyine itebilme yetisine sahip. İlk haftalarda sadece anne sütü ile beslenen yavrunun beslenmesine yavaş yavaş bitkisel gidalar da ekleniyor. Yaklaşık bir yılın sonunda genç su aygiri anne sütünden tamamen kesilip, sırf bitkisel gıda ile beslenir hale geliyor. Vahşi hayattaki su aygirlarinin yasam süreleri yaklasik 30 ile 40 yıl arasinda degisiyor.




Afrika'da timsah ya da aslan gibi pek çok tehlikeli hayvandan daha fazla ölüm vakasına sebep olan su aygirlari yaygin görüşün aksine hiç de barışçıl hayvan degiller. Agaçlarin arkasina saklanan su aygirlari kendisine tehdit olusturdugunu düsündügü insanlari 50 cm uzunlugundaki köpek disleri maharetiyle bir hamlede iki parçaya ayirabiliyorlar.


Sweet Waters Reserve, Subat 2010


Nairobi'ye 1 saat uzakliktaki Naivasha Gölü'nde tedbirsiz birkaç balikçinin su aygirlari tarafindan telef oldugunu gazetelerde okumustum. Yine Naivasha Gölü kiyisindaki çadir kampi gezerken aksamlari karaya çikan su aygirlarina karsi kampin aksamlari elektrik verilen metal telle çepeçevre çevrili oldugunu ögrendigimde orada kamp yapma fikrinden hemen caymistim. Geçen haftasonu misafilerimizle Nakuru Park'da yaptigimiz safariden dönerken Naivasha Gölü kiyisindaki Naivasha Country Club'da ögle yemegi için durakladik. Yemek öncesinde de gölde tekne turuna çiktik. Afrika'nin nehir ve göllerinde kayik gezintisi yaparken her ne kadar kendimizi güvende hissetsek de su aygirlarina fazla yanasmamakta fayda var, zira koca cüsseleriyle o minik tekneleri alabora edebiliyorlar. Biz de göldeki gezimizi kiyi seridinde konuslanmis su aygirlarina sadece ve sadece fotograf makinamizin maharetiyle yaklasarak tamamladik.


Eh, ne de olsa tedbiri elden birakmamak lazim !!!

3 yorum:

Asis dedi ki...

Okurken ne tuhaf diye düşündüm aklıma bizim Osmanlı padişahları geldi hani taht için kardeş kardeşi ya da baba oğulu tam terside hep iktidar için öldürmüşler ya..Su aygırlarında da bu durumun olması ilginç,canlılar alemi üç aşağı beş yukarı hep aynı galiba...Safari güzel geçmiş tedbiri elden bırakmadan :)
Sevgiler Figen'cim...

Asis dedi ki...

Leopar header resmin çok güzel olmuş,önceki yazında çok beğenmiştim :)

figoltx dedi ki...

Küçük büyügü yutuyor, güçlü de güçsüzü eziyor. Doganin kanunu bu iste. Aynen dedigin gibi Osmanli Hanedanligi'nda da oldugu gibi.
Iki safari de harika geçti. Hele Kilimanjero eteklerindeki Amboseli Park'a çocuklar bayildilar. Bizim için iki park da 4 gezisimizdi. Ancak, her seferinde, her sezon ayri güzel...
Leopari Nakuru Park'da yakaladik bir agacin üstüne konuslanmisti. Cok güzel bir havyan. Eh, öyle güzel bir model bulmusken ben de buldumcuk olup bol bol fotografini çektim...