31.5.12

Nairobi-Etiyopya arası Fransa kaçamağı...

Nairobi'deki son günümüzde taşınma stresinden sanırım biraz etkilenmiştim. Nasıl bir baş ağrısı, nasıl bir halsizlik... Sanki eşyaları Nairobi'den Addis Ababa'ya sırtımda taşıyorum. Baş ağrısına yenik düşüp balkondaki ferforje koltuğun üzerine açılmamış kolilerden kendime yatak yapmış tam kıvrılıvermiştim ki elemanlar koltuğu altımdan söker gibi alıp tıra yerleştirdiler. Halbuki o ferforje koltuk bana nasıl da kuştüyü yatak gibi gelmişti. Yves sonunda çözümü bana bizim eski yatak odasının banyosunun yerine kolilerden yatak yapmakta buldu. Orada içim geçmiş biraz kestirmişim. Taşınma şirketi eşyaları teslim alır almaz biz de soluğu otelde aldık. Akşam yemeğine çıkacak halim olmadığından oda servisinden birşeyler istedik. Ama nafile, yemek yiyecek halim yok. Ayrıca odadaki yemek kokusu baş ağrımı daha da şiddetlendirdi. Ağrı kesicileri nereye koyduğumu bulamamak baş ağrımın üzerine adeta tüy dikti. Neyse aç biilaç ağrımla cebelleşerek bir gece geçirdim.

Ertesi gün Nairobi'deki arkadaşımız Esra'nın evinde diğer Türk arkadaşlarla buluştuk, neşeli bir gün geçirdik. Otele dönerken, hani derler ya, Nairobi'deki yaklaşık 4 yıllık yaşantımız gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti. Duygusal ben tabi ki bu filmi seyrederken gözyaşlarıma hakim olamadım. Bu yeni bir hikaye değil, ben böyleyim :-).

17 Mayıs 2012 sabaha karşı THY ile İstanbul üzeri Paris'e, Paris'den de araba kiralayarak Fransa'nın kuzeyine, Dinard'a uzun yolları katederek vasıl olduk. İki ülke arasında biraz nefes almak ve Fransa'da baharı yaşarız düşüncesiyle düşmüştük yollara. Her ne kadar tatilimizin başında baharı değil ama uzun zamandır yaşayamadığımız kışı yaşatsa da Fransa bize yine de evde olmak duygusu güzeldi. Kaloriferi yaktık, kalın, kışlık kıyafetlerimize bürünüp şartlara uyduk. Tatilin ilk yarısındaki kış bir anda kendini yazdan kalma günlere bıraktı. İnsanlar açılıp, saçıldılar, tabi ki biz de. Bisikletler çıktı, Manş Denizi boyunda yürüyüşler, güneşin ilk parıltısını görüp de plajlara akın edenler... Etraf birden cıvıl cıvıl oldu. Dinard'ın hem kışını hem yazını fotoğrafladık uzun yürüyüşler yaptığımız Manş Denizi boyunca.

Bu sene bahçedeki kamelyaları da görmek kısmetmiş... 
 
Dinard'da, Manş Denizi kıyısındaki şatovari evler...
 Korsanların şehri St.Malo'da kışın vahşileşen denize karşı savaş veren dalga kırınlar...
 Dinard sahilden karşı şehir St. Malo'nun silüeti...
Kıyıdaki martılar...
 St.Malo Sillion plajı kıyısındaki hep beğeniyle baktığım evler...

Birkaç saatlik Paris kaçamağı sırasında Seine Nehri kıyısında minik bir gezinti...

Yeterince enerji topladık şimdi Etiyopya'ya yerleşme zamanıdır...

21.5.12

Expat Hayatı - Elveda Kenya!

Kültürüne, insanlarına, tabiatına alışık olmadığın yepyeni bir ülkeye günün birinde tayinin çıkar, tası tarağı toplar vatanından, kurulu düzeninden, yaşam stilinden, annenden, babandan, kardeşinden, yere göğe koyamadığın yeğeninden, arkadaşlarından ayrılır, hatıralarını kalbine gömüp, valizine sığdırabildiğin kadar eşyanla, eşinle elele tutuşup seni ne gibi sürprizlerin beklediğinden bihaber yeni hayatına doğru çıkarsın uzun bir yolculuğa. Sevdiklerinden ayrıldığın o gün bir hıçkırık düğümlenir boğazında, ağlayabilsen rahatlayacağının bilincindesindir, ama nafile. Didinir, uğraşır kendine yepyeni bir hayat sekillendirirsin o yeni taşındığın ülkede. Zamanla uyum sağlar ve yeni hayatına kendin gibi vatanından, ailesinden, çocuklarından, kısacası tüm sevdiklerinden geçim gailesi uğruna ayrı düşmüş eş dost çevresini de dahil edersin. Expat* hayatı aslında maceralarla dolu, içinde birçok gizi barındıran, insanı heyecanlandıran, adrenalin oranı yüksek, dışarıdan bakana sihirli bir kutu izlenimi uyandıran, birçok kişinin cesaret edemediği ama imrendiği ancak içinde yaşayanın gerçekten çok güçlü bir karaktere, bir o kadar da mecareperest bir doğaya sahip olmasını gerektiren, keyifli olduğu kadar hayli zorlukları da bünyesinde barındıran bir yaşam şeklidir. Expat hayatında manevi açıdan kendinizi bir türlü tam hissedemezsiniz, hep bir şeyler eksiktir. Arkadaş edinmek kolaydır da gerçek bir dost edinmek hayli zordur. Hele bir de kendi kültüründen uzaklarda gerçek bir dost edindiysen gerçekten çok şanslı addedersin kendini. Zaman içinde paylaştıklarınız üst üste katlanır, gün gelir senin sırdaşın, gün gelir ablanın, annenin yerine koyabileceğin kadar yakınındır o dostun. Ancak gün gelir dostun yüzünde buruk bir ifade, belki de üzüntüyle karışık bir endişe ile, bilinmeyenden duyulan kaygı ile gelir ve artık görev sürelerinin dolduğunu, dünyanın bir başka köşesinde yeni bir göreve tayinlerinin çıktığının bilgisini verir. İşte o an hıçkırıklar ikinizin de boğazında düğümlenir, bir süre karşılıklı öylece kalırsınız. İlk başta kendini düşünür ve bencilce bir üzüntü hissedersin. Dostluğunuz süresinde yaşanmışlıklar gözünün önünden film şeridi gibi akar. Sonra araya mesafeler de girse gerçek dostlukların hep aynı lezzette bırakıldığı yerden devam edeceğini düşünür kendini bir nebze de olsa rahatlatırsın, ama her istediğinde onu göremeyecek olmak içini acıtır. Öte yandan dostun için kaygılanır, "Yeni hayatı buradaki gibi olabilecek mi acaba?", "Orada başka gerçek dostluklar kurabilecek mi?" diye düşünürsün. Ardından aynı gerçekleri bir süre sonra senin de yaşayacağını, herşeye hazırlıklı olman gerektiğini kendine telkin edersin. Bu yaşam şeklini seçen insanlar baştan kabullenmiştir oysa bu durumu diye düşünebilir okuyanlar. Ne kadar kabullenilirse kabullenilsin, belli bir süre yaşadığın o yere karşı aidiyet duygusuyla son birkaç senenin hatıralarının her yere kazınmış olduğu o eve son bir bakış atarsın nakliye şirketinin elemanları eşyaları kolilere yerleştirirken. "Aman dikkat edin, düzgün sarın, kırılmasın!" diye uyarırsın gayri ihtiyari çalışanları. Aslında o anda o eşyanın yeni yerine ulaşırken geçireceği yolculukta kırılması değildir sizi endişelendiren. Kuracağın yeni hayatında o nesneye baktığında geçirmiş olduğun birkaç senenin hatıraları canlanacaktır gözünün önünde. O artık nesneden öte, yaşayan bir varlıktır senin için.


Evet, yaklaşık 4 senelik Kenya maceramızın sonuna geldik.

Kenya'nın kuzey komşusu Etiyopya'ya taşınıp bambaşka bir kültürü, bambaşka bir havayı soluyacağız çok yakında. Tanınmadığımız yepyeni bir şehirde yepyeni bir hayata START verecek olmak içimi nasıl da heyecanla dolduruyor. Hayatımda eski sayfaları kapatırken hüzünlensem de yeni sayfalar açmayı hep sevmişimdir oldum olalı.

Etiyopya’nın bizi bekleyen sürprizlerine doğru yola koyulma vaktidir.

Artık aynı havayı soluyamayacak olsak da sevgili arkadaşım Nihan 'ın dediği gibi "Hep özleyeceğiz ama buluşma noktalarımız daha da arttığı için aslında çok şanslıyız!" 

* Expat : Vatanından ayrı, başka bir ülkede kısa veya uzun süreli çalışan kişi.